Halk ortasında pek bilinmeyen ve sinsice ilerleyen kalça avasküler nekrozu (AVN), önemli sıhhat problemlerine yol açabiliyor. Bu sorun, kalça ekleminde kan akışının azalması yahut büsbütün durması sonucu kemik dokusunun ölmesiyle ortaya çıkıyor. Tedavide geç kalındığında eklem yüzeyinde çökme, önemli ağrılar ve son evrede kalça ekleminin büsbütün fonksiyonsuz hale gelmesi üzere geri dönülmez hasarlara neden olabiliyor. Memorial Kayseri Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Fatih Karaaslan, kalça avasküler nekrozu hakkında bilgi verdi.

Ağrı giderek şiddetlenebilir

Avasküler nekroz, ekseriyetle travma ya da kortizon üzere ilaçların uzun periyodik kullanımıyla tetiklenmektedir. Kalça eklemi, bedenimizdeki en büyük yük taşıyıcı eklemlerden biridir ve kan akışının durması, bu bölgede önemli sorunlara yol açmaktadır. Bilhassa uyluk başı kemiği olarak bilinen femur başı en çok etkilenen bölgedir. Kan akışının durması sonucu bu bölgedeki kemik dokusu beslenemez ve yavaş yavaş ölür. Bu süreç birçok vakit sinsi bir formda ilerler. Hastalar başlangıçta hafif bir rahatsızlık yahut ağrı hisseder. Vakitle bu ağrılar şiddetlenir ve hareket kabiliyeti kısıtlanır.

Belirtiler hafife alınmamalı

Kalça avasküler nekroz açısından en büyük tehlike birden fazla hastanın başlangıçta belirtileri hafife almasıdır. Ağrı, eklemin üzerine yük bindikçe artar, lakin birçok kişi bu durumu yorgunluk yahut öbür nedenlerle ilişkilendirip doktora gitmeyi erteler. Halbuki erken teşhis konulduğunda bu hastalığın tedavisi çok daha kolay ve tesirli olabilmektedir. Erken evrelerde tespit edilen bu hastalık, ameliyatsız tedavi usulleriyle yönetilebilirken, ilerlemiş olaylarda cerrahi müdahale kaçınılmaz hale gelmektedir.

Tedavide iki temel yaklaşım

Kalça avasküler nekroz tedavisinde iki temel yaklaşım vardır: ameliyatsız ve ameliyatlı tedavi yolları.

Ameliyatsız medikal tedavi formülleri: Bu hastalığın tedavisinde son yıllarda medikal alanda kıymetli gelişmeler kaydedilmiştir. Bilhassa kök hücre tedavisi, hastalığın erken evrelerinde umut verici sonuçlar sunmaktadır. Kök hücreler, hasarlı kemik dokusunu onarmaya ve kan akışını yine sağlamaya yardımcı olabilmektedir. Ayrıyeten, biyolojik casuslar ve kemik güçlendirici ilaçlarla yapılan tedavi protokolleri, hastalığın ilerlemesini durdurmaya yönelik tesirli stratejiler ortasında yer almaktadır.

Cerrahi tedavi yöntemleri: Core dekompresyonu yani, femur başına küçük delikler açılarak basıncın azaltıldığı süreçte ve kan akışı teşvik edilmektedir. Bu formül, hastalığın erken evrelerinde hayli tesirlidir. Osteotomide ise kemikte yapılan kesilerle eklemin konumu değiştirilmekte ve sağlıklı kemik dokusu üzerine daha fazla yük bindirilmesi sağlanır.

Kalça protezi ise hastalık ilerleyip eklem büsbütün fonksiyonunu kaybettiğinde, tek tahlil olmaktadır. Bu süreçte hasarlı eklem çıkarılmakta ve yerine yapay bir eklem yerleştirilmektedir.

Bu sorun, farkındalığın az olduğu lakin tedavi edilmediğinde ömür kalitesini önemli biçimde düşüren bir rahatsızlıktır. Erken teşhis ve gerçek tedavi yolları ile bu sinsi hastalığın olumsuz tesirleri en aza indirilebilir. Unutulmamalıdır ki, rastgele bir kalça ağrısı durumunda vakit kaybetmeden bir uzmana başvurmak, hastalığın seyrini değiştirebilmektedir.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı